İnsanlığın en eski bilinen tapınağı olan Göbeklitepe’nin tarihi 11.600 yıl öncesine dayanmakta. Kısa bir süre önce keşfedilen bu yapı, insan topluluklarının oluşumu hakkındaki bildiklerimizi gözden geçirmemize neden oldu. Mezopotamya’daki ilk şehirlerden 4.600 yıl, İngiltere’deki ünlü Stonehenge’den 6.600 yıl, Mısır Piramitleri’nden 7.100 yıl, Malta Adası’nda bulunan tapınaklardan da 6.100 yıl daha eski olan bu yapı grubu şüphesiz ki tüm dünyadan çok sayıda ziyaretçiyi ağırlamaya başlayacak.
Sayıları git gide artan ziyaretçileri, arkeolojik çalışmaları engellemeden konforlu bir şekilde ağırlamak için Göbeklitepe’deki mevcut ziyaretçi merkezinin yenilenmesi geçtiğimiz yıllarda gündeme geldi. Dairesel planlı mevcut ziyaretçi merkezi yapısının araştırmacılar ve kazı ekibi için ofisleri içerecek şekilde dönüştürülmesi ve ziyaretçiler için yeni bir bina tasarımı gerekiyordu. Projenin sponsorluğunu üstlenen Doğuş Grubu’nun Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yaptığı iş birliği ile günümüzün gereksinimlerine uygun yeni binanın tasarımını ve mevcut yapının dönüşüm projesini elde etmek için 2015 yılında ulusal davetli bir mimari tasarım yarışması açıldı ve Kreatif Mimarlık’ın önerisi uygulanmak üzere seçildi.
2018 yılının ortalarında kapılarını açan yeni ziyaretçi merkezinin mimari ve iç mimari projesi Kreatif Mimarlık üstlenirken sergileme konsepti Tasarımhane tarafından gerçekleştirildi.
Hemen yakınındaki insanlık tarihinin en eski yapılarının önüne geçmeyen, sessiz durmaya özen gösteren bir yapı tasarlamak projenin ana hedefi idi.
Biri ziyaretçilere açık iki ana hacimden ve peyzaj düzenlemesinden oluşan projenin plan şemasının ilham kaynağı Göbeklitepe yapılarının ortaya çıkartılan bölümlerindeki dairesel planlı tapınaklar oldu. Bu dairesel tek katlı hacimler için sıkıştırılmış toprak duvar tekniği tercih edildi. Bu sayede malzeme bakımından yapıların bulunduğu yerle ve yerel kerpiç yapı teknolojisi ile uyumlu olması sağlandı.
Ana ziyaretçi merkezinin ortasında yer alan dairesel canlandırma salonunun duvarları, kazı alanının görüntüleri yansıtılacak şekilde tasarlandı. Salondaki ızgara düzenindeki oturma elamanlarının ortasında yer alan dört masada ise interaktif ekranlar bulunuyor. Ana salonun etrafını ise bilet gişesi, kafe, çocuk oyun alanı ve tuvaletler sarıyor. İkinci dairesel hacimli bina ise ortasında küçük bir konferans salonunu barındıran ve kazı alanında çalışan arkeolog ve bilim insanlarına ofisler, laboratuvar ve toplantı odasını içeriyor.
Otobüs ve araçlarla gelen ziyaretçilerin, otoparktan ziyaret merkezine, ardından da kazı alanına götürecek ring araçlarına yönlendirilmesi, dairesel planlı kütleleri çevreleyen sarmal alçak duvarlar ve peyzaj düzenlemesi ile sağlandı.